Ng Hotel Blog Banner 8 Ng Hotel Blog Banner Mobile 8

22 Mart Su Günü’nde termal suyun onarıcı ve iyileştirici gücünü keşfedin

Suya küresel erişim, içme suyunun kalitesi, hijyen ve suyun gıda arzı üzerindeki etkisi derken bugün suyla ilgili birçok kritik sorunla karşı karşıyayız. Biz de bugün sizler için, suyun ne denli değerli olduğunu termal kaynaklar ve kaplıcalar üzerinden anlatmak istedik.

Dünya Su Günü’nün kısa tarihi

Önce, 1993 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda önerilip ilan edilen Dünya Su Günü’nün kısa tarihine değinelim.

Her yıl 22 Mart'ta kutlanan Su Günü, gerek BM üyelerinin, gerekse diğer dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanmasında teşvik olması amacıyla tasarlanmıştır.

Her üç yılda bir toplanan ve 2009'da İstanbul'da düzenlenen Dünya Su Konseyi, artan su krizinin, sosyal ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliğini tehdit eden bir olgu olduğunu söyler.

Su ayak izimiz de var

Besin zincirini destekleyen ve biyoçeşitliliği koruyan su kaynakları, aynı zamanda ekonomik faaliyetlerin sürmesini de sağlıyor. Bugün tükettiğimiz birçok ürünün üretim sürecinde suya ihtiyaç var. Yani yalnızca duş alırken değil, dolaylı olarak mutfak ve kıyafet alışverişimiz sırasında da su harcıyoruz. Yani tıpkı karbon ayak izimiz gibi, su ayak izimiz de var.

Çünkü bu üretim süreçleri, tüm dünyayı etkiliyor. Kısacası, bu değerli kaynağın adil paylaşılması ve tüm gezegen adına sürdürülebilir olması için su tasarrufu yapmak zorundayız.

Bir ilaç olarak su

Tom Brady, 2017 tarihinde yazdığı Peak Performance kitabında, üst düzeyde atletik performansın önemli bir bileşeninin hidrasyon ve su kalitesi olduğunu vurguluyor.

Eski Çin feng shui sanatı, akan suyun enerjik dengesizlikleri düzelttiğini, bolluğu, refahı ve pozitif chi'yi çektiği söylüyor.

Ye, Dua Et, Sev kitabının yazarı Elizabeth Gilbert ise bize hayvanların vahşi doğada yaralanınca iki seçeneğinin bulunduğunu; bunların dinlenmek veya bir su kenarına gitmek olduğunu hatırlatıyor.

Birçok dinde de kutsal olan su, kısacası hayatımızda büyük bir rol oynuyor. Peki suyu termal kaynaklar üzerinden ele aldığımızda nelerle karşılaşıyoruz?

Termal suyun hayranları

Danimarkalı yazar Karen Blixen, "Her şeyin ilacı tuzlu sudur: Ter, gözyaşı veya deniz." demiş. Bizce bu listeye termal banyoları da ekleyebiliriz. Çünkü yerin derinliklerinden gelen termal suların başat özellikleri arasında, özel mineral yapısı geliyor.

Bugün, dünyanın dört bir yanındaki termal şehirler, içindeki bulundukları toplumun kültürünü şekillendiriyor. Yunanistan’dan İtalya’ya, Macaristan’dan Almanya’ya, İngiltere’den Amerika’ya dünyanın dört bir yanında yerin derinliklerinden çıkan yüzlerce doğal kaplıcada, insanlar binlerce yıldır sayısız sorunu için şifa buluyor.

Roma imparatoru Büyük Konstantin'den tutun da daha güncel yöneticiler arasında sayabileceğimiz Winston Churchill’e; büyük soprano Maria Callas’tan meşhur oyuncu Greta Garbo’ya kadar pek çok ünlünün termal kaplıcaların sadık ziyaretçileri olduğunu biliyoruz. Mitolojik karakter Herkül'ün bile  kaslarına iyi gelmesi için termal suyun iyileştirici gücünü kullandığına dair bir efsane bulunuyor.

Termal suyun şifası

Termal su; dolaşım şikayetleri, kas ve iskelet sistemi rahatsızlıkları, dejeneratif eklem rahatsızlıkları, eklem sorunları, kireçlenmeler, romatizma ve romatoid artrit, tendon sorunları, jinekolojik sorunlar ve cilt problemlerinin tedavisinin yanında daha birçok terapötik pratikte kullanılıyor. Aynı zamanda termal suyun bulunduğu ortamlarda meydana gelen nemli ve buharlı hava, üst solunum yolunda yaşanan sorunlara da iyi geliyor.

Termal sular hakkında daha detaylı bilgi için şu yazımıza da göz atabilirsiniz:

Termal suyun şifa niteliğindeki 4 faydası başlık

Uzmanlar; herhangi bir hastalık yaşanmadan koruyucu ve düzenleyici olması için faydalanılan termal su kürlerine, herkesin erken yaşlarda başlaması gerektiğini söylüyor.

Türkiye’nin termal başkenti: Afyonkarahisar

Ülkemiz, termal su kaynaklarında Avrupa birincisi ve Dünya yedincisi.  Özellikle Afyonkarahisar ve çevresi, ülkemizin termal su açısından en zengin bölgesi olarak kabul ediliyor ve bu ilimiz, Türkiye’nin termal başkenti addediliyor. Hal böyle olunca, termal otel denildiğinde akla gelen ilk şehir Afyonkarahisar oluyor. 

Afyonkarahisar’da bulunan dört ana termal bölgeden ilki olan Ömer Gecek bölgesinde, termal wellness konseptini yüksek konforla buluşturan otelimiz NG Afyon da bulunuyor.

Afyonkarahisar’da harika bir tatilin adımlarını anlattığımız yazımızı da okumak ister misiniz?

12 adımda keyifli bir Afyon turu

Termal wellness’ın merkezi NG Afyon’da #İyiHissedin

NG Afyon’da, florür, sodyum, klorür ve bikarbonatlı nitelikli minerallerin bulunduğu çok değerli termal suyunu, geleneksel uygulamaların bir adım ötesine geçerek SPA ile birleştirdik. Termal wellness ismini verdiğimiz bu özel konsept ile Afyon’un ilaç niteliğindeki suyunu sizlere en doğal ve sağlıklı haliyle sunuyoruz.

Her anında iyi hissedeceğiniz, bedeninizi rahatlatacak, zihninizi yatıştırıp farkındalığınızı artıracak bir tatil için sizi NG Afyon’a, termal özellikli eşsiz SPA merkezimiz Aliva Spa’ya bekliyoruz.